Page 105 - KobiEfor_Ocak_2017
P. 105
flunlar› söylüyor: “Biz iktisatç›lar bu de¤iflime yap›-
sal dönüflüm diyoruz. Türkiye’de dönüflüm; sanayi-
nin a¤›rl›¤›n›n azalmas›, hizmetler sektörünün pa-
y›n›n yükselmesi olarak kendini gösterdi. Ancak bu
dönüflüm Türkiye için erken say›labilecek bir dö-
nemde gerçekleflti. Türkiye’nin bir sanayi altyap›s›
ve birikimi vard›, ancak üretim kapasitesi olarak is-
tenilen noktalara gelmemifltik. Genellikle geliflmifl
ekonomilerde sanayinin pay› yüzde 30-35’lere ula-
fl›ld›¤›nda yap›sal dönüfl gerçeklefltirilir. Bizde ise
bu oran yüzde 25’lerde iken bu de¤iflim bafllad›.
Dolay›s›yla sanayisizleflmeye erken girildi. Bu de¤i-
flim ülke aç›s›ndan kötü oldu. Bunun sonucunu gör-
dük ve görüyoruz. Ticari a盤›m›z bunun en önemli
göstergesi.”
Sanayi sektörü güçlü ülkeler
krizlere daha dayan›kl›
Hükümet, 2008 sonras›ndan bafllayarak küçük
küçük üretimin önemine de¤inen görüfller sunma-
ya bafllad›. Son y›llarda ise bu ifadeler daha üst
perdeden dillendiriliyor. Bunun için teflvik ve des-
teklerin sa¤land›¤›n› kimse inkar etmiyor. Ancak….
Türkiye tarihine bak›ld›¤›nda flu hemen dikkat çeki- tirken bir noktaya dikkat çekiyor: para bulunur
yor; teflvikler üretimi harekete geçirmek için yeter- ama ya insan kayna¤›. Çünkü e¤itimsiz genç nüfus
li bir neden de¤il. Zira üretici veya yat›r›mc› teflvik- ciddi bir sorun. Do¤ruel, flunlar› aktar›yor: “Türki-
ten ziyade ekosisteme ve istikrara odaklan›yor. ye dinamik ve genç bir ülke. Ancak Türkiye bu dö-
Suut Do¤ruel, flu andaki konjonktürün k›smen nemi bitirmeye haz›rlan›yor. Çok çal›flacak insan
yat›r›mc› aleyhine oldu¤unu söylüyor: “En baflar›l› var ama nitelikli bir e¤itimi yok. ‹nsanlar›m›z›n
teflvik modeli 1960’larda uyguland›. Makro politi- çok üretken oldu¤u dönemlerinde küçük hesap-
kalar da buna göre tasarlanm›flt›. Ekosistemi ya- larla verimlili¤ini düflürüyoruz. Uzun vadeli bir
rat›lm›flt›. Yat›r›mc›ya en az 5-10 y›ll›k güven sa¤- e¤itim politikas› oluflturamad›k. Dolay›s›yla Türki-
lanmal›. Üretimi art›rman›n sihirli bir de¤ne¤i yok. ye’nin iflgücü potansiyelinin niteli¤ini de¤ifltirmesi
Türkiye gibi geliflen bir ülkede sanayinin pay› yüz- gerekiyor.”
de 30’lar olmal›. Çünkü sanayi ayn› zamanda kriz-
lere karfl› koruma sa¤l›yor. 2008 y›l›nda da göz- Devlet teknoloji üretsin
lemledik sanayisi güçlü ülkelerin krizde dayan›k- Üretim, üretim ve üretim. Peki nas›l üretim? Su-
l›l›¤› daha da fazla oluyor. Almanya bunun tipik bir ut Do¤ruel, üretimin de stratejiye ba¤lanmas› ge-
örne¤idir.” rekti¤ini düflünüyor. Bu stratejisinin içinde tabi ki
Sanayicinin olas› s›k›nt›da piyasadan kolay kolay teknoloji yo¤un üretim a¤›rl›k kazan›yor. Orta ve üst
çekilmeyece¤ini savunan Do¤ruel, krizlerden ç›k›flta teknoloji yo¤un üretimin de küçük flirketlerin harc›
da sanayicinin daha iyi refleks göstererek bu sürece olmad›¤›n› savunan Do¤ruel, flu öneriyi getiriyor:
katk› sa¤lad›¤›n› belirtiyor. 2008 sonras›nda birçok “Teknoloji yo¤un üretim gerekirse kamu eliyle sa¤-
ülkede üretim a¤›rl›¤›n›n de¤iflmeye bafllad›¤›n› ifa- lanmal›. Devlet burada öncü olmal›. Çünkü tekno-
de eden Do¤ruel, “Geliflmifl ülkeler krizden sonra lojik üretimin yolu büyük fonlardan geçiyor. Ayr›ca
yeniden üretim a¤›rl›¤›na dönmeye bafllad›. Tabi bu tek bafl›na da bu yetmiyor. Fonlar ayn› anda 5-6
katmade¤eri yüksek alanlara oldu. Uçak sanayi, ilet- projeye aktar›lmal›. Bu projeler içerisinde 1 tanesi
ken teknolojisi, nano teknoloji alanlar› a¤›rl›k kazan- veya 2 tanesi baflar›l› olur. Baflar›s›zl›k da burada
d›. Daha basit ifller ise yine ucuz iflgücünün oldu¤u göz önünde bulundurulmal›. 25 kifliye teflvik ver-
ülkelerde kald›” bilgisini veriyor. mek ile Ar-Ge’de istenilen s›çrama sa¤lanamaz.
Burada KOB‹’ler ve giriflimciler de es geçilemez.
Türkiye’nin sorunu KOB‹’lerin yapt›¤› yenilikçilik veya parlak fikirler
sermaye de¤il iflgücü d›fllanmadan daha büyük ölçekli yap›larla bu alana
Uzmanl›k alan› ‘büyüme teorisi’ olan Suut Do¤- yo¤unlaflmal›. Teknolojinin teflvikinde korumak,
ruel, Türkiye’nin sanayileflmesi gerekti¤ini belir- yayg›nlaflt›rmak ve çeflitlendirmek gerekiyor.”
Ocak 2017 KobiEfor 105